Görsel Kirlilik: Sessizce Şehirlerimizi Yutan Tehlike

Depremin ardından yeniden inşa sürecine giren Malatya'da, işyerleri peyderpey teslim edilmeye hazırlanıyor.

Depremin ardından yeniden inşa sürecine giren Malatya'da, işyerleri peyderpey teslim edilmeye hazırlanıyor. Hepimizin temennisi; bir an evvel çarkların dönmesi, esnafın işinin başına geçmesi, hayatın normale dönmesi. Ancak yeni bir sürece başlarken eski hataları tekrarlamamak için bazı meseleleri şimdiden gündeme almak gerekiyor.
Bunlardan biri de şehir estetiğini doğrudan etkileyen reklam tabelaları ve görsel kirlilik meselesidir.
Deprem Öncesi Malatya'yı Hatırlayalım
Gözünüzde canlandırın:
Kaldırımları işgal eden afişler, tarihi yapıları görünmez hale getiren dijital panolar, LED ışıklar altında kaybolmuş sokaklar ve her binanın cephesini örten dev tabelalar… Burası bir şehir mi, yoksa açık hava reklam galerisi mi?
Bugün, yeniden kurulan Malatya'da aynı tabloyla karşılaşmak istemiyorsak, işyerleri tabelalarını asmadan önce bu konu kamuoyunda açıkça konuşulmalı.
Reklam panoları, sadece bireysel bir işletme meselesi değil; kamusal alanların kullanımı, çevre estetiği ve kolektif yaşamın kalitesini doğrudan etkileyen kent hakkı meselesidir.
Şehir Hakkı Gasp Edilmesin
Görsel kirlilik yalnızca göze hitap etmeyen görüntülerden ibaret değil. O; şehirde yaşayan bireylerin psikolojik konforunu, sosyal ilişkilerini ve kültürel belleğini tehdit eden derin bir sorundur.
Reklam tabelalarının arkasına gizlenmiş tarihi yapılar, panolarla örtülmüş mimari dokular yalnızca estetik değil, aynı zamanda kimlik kaybıdır.
Bu şehir bizim. Bu şehir Malatyalıların.
Eğer düzensiz ve kontrolsüz bir tabela furyasına yeniden izin verilirse, kısa sürede yeni yapılan binalar da aynı kaderi paylaşacak:
'Bina değil, pano göreceğiz.
Tarih değil, dijital ekran göreceğiz.
Şehir değil, ışıklı afiş göreceğiz.'
Belediyelere ve Karar Vericilere Çağrımız:
Yer teslimleri yapılmadan önce, tabelalar konusunda net estetik ve mimari kriterler kamuoyuna açıklanmalıdır.
Görsel kirlilik yönetmeliği, uygulayıcı personelin inisiyatifine bırakılmadan kurumsal hale getirilmelidir.
Kamusal alanların, özel çıkarlar uğruna işgal edilmesine izin verilmemelidir.
Bu mesele yalnızca zabıtanın gelip afişi kaldırdığı bir 'uygunsuzluk' meselesi değildir. Bu; şehrin geleceğini, görünürlüğünü, ruhunu koruma mücadelesidir.
Son Söz:
Reklam yapılmalı, esnaf tanıtımını elbette yapmalı. Ancak bunu şehre zarar vermeyecek, kamusal hakkı çiğnemeyecek şekilde yapmalı.
İş yerlerini yeniden kuruyoruz. Lütfen tabelaları da şehri koruyarak, ortak yaşama saygı duyarak kuralım.
Çünkü:
'Tarihi doku değil, tabela görürsek; bu şehri kaybederiz.'
'Kamusal alan hepimizindir; reklamla kuşatılmasına izin vermeyelim.'
Malatya, yeniden

Bakmadan Geçme